Tanımlarla boğayım mı diye düşündüm önce.
Türkiye: Üç tarafı denizlerle çevrili Avrupa ve Asya’nın arasında kalmış 3’üncü Jeolojik zamanda oluşmuş ülke. Alp Himalaya kıvrımından falan bahsetmeyeceğim size.
*
Yeni bir harita çizeceğiz. İçinde ihmallerin olmadığı, çocukların ağlamadığı, hayallerin yanı sıra binaların yıkılmadığı.
Bir türlü gözyaşının olmadığı bir harita çizemedik. Neden mi?
Oysa şairler ne yorgun ve dirayetli anlatmış umudun insanlığın anahtarı olduğunu. Mesela Ahmed Arif;
Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı,
Macera değil.
Yaşamak, sade “yaşamak”
Yosun, solucan harcıdır.
Öyle açar ki murat.
Susuz, güneşsiz de kalsa, koparılsa da
Şavkı, bulut güllerinden daha bir suna,
Daha bir burcu – burcudur.
Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı
Macera değil
Sardığım toprağımın altın sabrıdır.
O sert, erkek hüznüdür lahza başında
Cigara değil.
Ve sevgilim uykusunda bağırır
Aman aman hey…
Tek gayemiz yaşamak, onurumuzla, sevgimizle…
*
Ve en çok ihtiyaç duyduğunda insanoğlu enkazda bile Nazım Hikmet’in de dediği gibi gemide güverte yolcusu;
Büyük insanlık gemide güverte yolcusu
tirende üçüncü mevki
şosede yayan
büyük insanlık.
Büyük insanlık sekizinde işe gider
yirmisinde evlenir
kırkında ölür
büyük insanlık.
Ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter
pirinç de öyle
şeker de öyle
kumaş da öyle
kitap da öyle
büyük insanlıktan başka herkese yeter.
Büyük insanlığın toprağında gölge yok
sokağında fener
penceresinde cam
ama umudu var büyük insanlığın
umutsuz yaşanmıyor.
*
Yaşam, öyle beklenmedik yerlerden vuruyor ki bizi bir ağaç sapağında kaybolup kendi gölgemize sığınıyoruz. Gözyaşı savaşta mı olur sadece demeyin! Gözyaşı insanın olduğu her yerde olur. Betonlar altında kalan bedenlerin feryadı bir yana insanlık denilen enkazın altından nasıl kalkabiliriz bilinmiyor. Bu kadar basit olamaz ölüm, ölümün koynu bu kadar huzurlu kokamaz. Bir Demir yığını mı öldürecekti bizi. Kumdan kaleler yapacaktı çocuklar. Siz çocukların kumdan kalelerini çaldınız kumdan binalar yapabilmek için. Japon yapıştırıcısı ile yapıştırıldı duvarlar birbirine adice. Maket ev yapmayı bile beceremediniz. Maket evde bile dört pencereyle sınırladınız hayallerinizi. Oyun parkı yapmanıza gerek kalmadı. Çocuklar artık oynayamayacak. Pamuk şekerci geçmeyecek artık oradan. Geride kapkara bir tat bıraktınız. İnsan! Olmaya en çok ihtiyacımız olan ama bir türlü başaramadığımız.
Biz gölgemizi yakaladığımızda olacağız insan!